16 Mart 2010 Salı

yaşam


Bugün birisine kızdım ve öğleden sonra kendi kendimi yedim. Niye gerekli cevabı vermedim diye. Sonra yürüyüşe çıktım ve o arada hala kendi kendime söyleniyordum. Derken bir arkadaşımın söylediği bir laf geldi aklıma "kendine çok küçük şeyleri dert ediyorsun" demişti. Haklıydı da, bugünkü olay belkide sadece benim kuruntumdu, karşı taraf belki benim gibi düşünmüyordu bile. Yüzünü görmediğim sadece 2 satır yazışmak zorunda kaldığım birisine kızmıştım. Bazen kelimeler hissizleşebiliyor, karşı tarafın gerçekte söylemek istediğinden farklı anlamlar çıkabiliyor. Belki de öyle oldu yada olmadı ama karşı taraf bu olaydan haberi bile yok. Yazdı ve geçti, burada kafasına takıp büyüten benim. Doğrusu bu galiba, şu ara takacak kendimi mutsuz edecek birşey bulamadım ve durduk yere bunu büyüttüğüme karar verdim. Pozitif düşünmeye alışmam lazım ama zor oluyor. Sözde bu sene kendimi değiştirecektim ama biraz zor oluyor. Şimdi sakinim ama, olay oldu bitti. Kim ne dediyse dedi, bir daha karşılaşmayacagım birşey için kendimi üzmeye değmez. Havalar da güzelleşti mutlu olma zamanı şimdi:)
Geçenlerde iki mektup aldık. tabi bu devirde gelen mektuplar genelde faturalardır. Bir tanesi ısınma için gelmişti. Gelen yerin adını unuttum:) bekliyorduk ne zamandır ekstra çıkartacaklar diye. Çünkü herkes ödediğinden daha fazlasını kullanıyormuş. Çünkü biz sıcak severiz. Hele ki ben İzmir'de büyüdüm doğru dürüst kış görmedim, İstanbul bile bana soğuk gelirken burada donuyordum.ama hayretki ödediğimizden az kullanmışız ve bundan sonra faturamız daha az gelecekmiş. Hayret ettim, burada sürekli birşeyler ödediğimizden bu haber sevindirdi beni. Birkaç hafta önce bir pazar günü kombimiz çalışmamıştı. Farkettik ki su seviyesi azalmış ve eklememiz lazım. ama bir türlü beceremedik. İstanbul'da vana vardı açardık normale gelirdi. Oraya bak buraya bak bulamaıdk. Soğukta oturamayacagımız için netten bulduğumuz bir numarayı aradık ve adamlara sorunu söyledik. "Tamam, hemen geliriz ama 150 euro haftasonu olduğu için " dediler. Şimdi, sorunu biliyoruz ve çok basit, sadece nereden olduğunu bulamadık ve bunun için 150 euro vermek istemedik özellikle de ben:) Aklımıza ufak tefek tamirat işleri için çağırdığımız birisi var o geldi. Aradık ve hemen geldi, burada suyu hortumla doldurmak gerekiyormuş. Altındaki musluktan hortumu takıp kombiye aktardı. Böyle bir iş için 150 euro istemeleri mi saçma, kombinin otomatik olmaması mı bilmiyorum. Çok çok daha az bir fiyata yaptırdık.
Gelen ikinci mektupda IND'dendi. Sene başında oturumumu 5 yıla çıkarmış ve belli bir ücret ödemiştik. Şimdi Türklere indirim yapmışlar ve bir kısmını geri yatıracaklarmış, haber veriyorlardı. Arada şaşırtıyor bunlar beni ama umarım hep iyi yönde şaşırtırlar.

3 yorum:

  1. "Bugün birisine kızdım ve öğleden sonra kendi kendimi yedim..." Bu sözleri okuduktan sonra "İnsanın kendisine yapacağı en büyük kötülük bu, kendinden özür dilemen gerek" derken söz konusu olayın merakına salıverdim kendimi. Kelimelerin hissizliği, yahut algılama yetersizliğimiz sonucu bir günü kaybediyorsak eğer üstünde durup düşünmek gerekiyor bunun. Ama burada önemli olan şu: Kim için ve neden üzülüyoruz?
    Eğer buna verilecek yanıt "kim" sorusunu unutturup kimliğini benimsediğimiz birini ortaya çıkarıyorsa kayıpların bir anlamı vardır. Ama eğer "kim"lik gibi kendisi de belirsiz bir vakaysa yaşanan, hiç nedensiz bir günün daha üstüne (x) işareti koymamız gerekecektir.
    Ve bu işaret "kayıp bir gün" anlamına gelir. İlginç bir rastlantı sonucu bugün "zaman"la ilgili bir yazı yazmış, zamanın ve yaşananların ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya çalışmıştım. O yüzden çok önemli süzgece takılanlar ve zamana karşı yarıştan geriye kalanlar...
    Üzülecek çok şey var...
    Sevinecek az, ama buna rağmen sevindiriyor bizi küçük de olsa bir şeyler. Birincisi; ısınma maliyetinin düşüklüğü. İkincisi; oturum için ödenen miktarda yapılan indirimin iadesi. Bunlar güzel şeyler elbette, küçük küçük de olsa maddi imkanları genişletip sadece bir gün için de olsa rahatlama getiriyor insana. Ama hiçbir geri ödeme, kaybedilmiş ve yok yere ziyan edilmiş bir günün bedeli olamıyor... O yüzden kendi kendinizi yemeden önce bir kez daha düşünün ve ille de yemeniz gerekiyorsa bence muhallebi yiyin. Hem tatlanmış, hem de arada bir yaşanan şaşkınlıkların güzelliğine şartlanmış olursunuz.

    YanıtlaSil
  2. Havalar da güzelleşti mutlu olma zamanı şimdi:)

    Bu şehirde olayın özü bu da olabilir tabii...dallarımız çiçek açsın, içimiz baharlansın!

    YanıtlaSil
  3. Bulut, bir dahakine muhallebi yerim:)
    Eliza, herşey güzel olsun:)

    YanıtlaSil