10 Kasım 2010 Çarşamba

Deneme


Önünde uzayıp giden ve sislerin içinde belli belirsiz görülen yolu takip ediyordu. Nereye gideceginden emin değildi ama sanki ayakları onu götürüyordu. Burası neresiydi ve O’nun ne işi var burada hiçbirşey hatırlamıyordu. Tek bildiği sislerin arkasındaki yere ulaşması gerektiğiydi. Orada O’nu bekleyenler vardı ve biran önce onları bulmalıydı. Arkasında sanki birisi onu takip ediyordu, geri dönüp baktı ama sisler yüzünden birşey görmemişti. Adımlarını hızlandırdı, hatta koşmaya başladı. Ara ara arkasına bakıyordu ve kimseyi görmüyordu ama biliyordu birisi peşindeydi. Soluğunu ensesinde hissedebiliyordu. Nefesinin kesildiğini hissediyordu, sanki görünmez bir el boğazını sıkıyordu. Görünmez elden kurtulmaya çalışıyordu, çırpınıyordu. Birden bir ses duydu “canım, kötü bir rüya görüyorsun uyan”....
Gözlerini zorlada olsa açtı, etrafına bakındı. Perdelerin arasından sızan güneş ışıgında havadaki toz zerreciklerini gördü ilk önce. Odaya bakındı ve nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Yataktaydı ve yanında da bir kadın vardı. Gözlerini ona doğru çevirdi ve kadın biraz önceki sözlerini tekrarlayarak sarıldı ona, “canım, kötü bir rüya görüyordun. Ama korkma geçti artık”. O anda anladı nerede olduğunu. Evinde ve yatağındaydı. Yanında da sevdiği kadın vardı. Sarıldı ona sıkıca ve çok sevdiği kokusunu içine çekti. “Evet” dedi “kötü bir rüya gördüm, ama şimdi iyiyim.” Daha sıkı sarıldı. Kabustan dolayı sırılsıklam olmuştu.Düşünmeye başladı. Bir süredir böyle ne olduğunu anlayamadığı rüyalar görüyrodu. Son zamanlarda sıklaşmıştı ve neredeyse her gece görmeye başlamıştı. Anlam veremiyordu bir türlü rüyalarına. Sürekli sislerin içerisinde peşindekilerden kaçıyordu. Kimdi bu peşindekiler ve neden kaçıyordu. Çıkışta onu bekleyenler kimdi, niye oraya ulaşmak istiyordu. Kafasından bir sürü şey geçiyordu ama sonuça ulaşamıyordu bir türlü. Sürekli kabuslar görüyor ve sıkıntılı günler geçiriyordu.
Kollarının arasından sıyrıldı kadın ve O’na “kabus görmen bugün kahvaltıyı senin hazırlayacagın gerçeğini değiştirmez canım)” dedi. “ Şimdi duşa gidiyorum ve çıktığımda çok güzel bir kahvaltı bekliyorum senden”. Gülerek karşılık verdi, “kahvaltı yerine duş almana yardım etsem olmaz mı?”. Kocaman bir öpücük verdi kadın ve “hayır” dedi gülerek. Yataktan kalktı üzerine birşey almadan banyoya yöneldi ve tam kapıda dönerek göz kırptı adama. Gülerek yatağa tekrar uzandı adam. Ne kadar güzel bir kadın olduğunu düşündü. Beyaz teni ve siyah saçları vardı. Boyu çok uzun sayılmazdı, minyon bir yapısı vardı. Kendine has çekiciliğiyle girdiği ortamlarda kendisine baktırırdı. Adam en çok burnunda ve omuzundaki çilleri sevdiğini düşündü. Onları öpmekten ne çok keyif alıyordu. Kollarının arasındayken kedi gibi kıvranması ise onu delirtiyordu. Bunları düşünürken kendine geldi, biraz daha yatakta oyalanırsa kahvaltıyı hazırlayamayacaktı. Gülerek kalktı ve ocağa suyu koydu. Kahvaltı neredeyse hazırdı ve kadın mutfağa geldi. Kocaman bir öpücük verdi adama ve “senin gibi güzel kahvaltı hazırlayan görmedim. Hiçbirşeyi unutmuyorsun, çok teşekkür ederim hayatım” dedi. Masa başında yarı kahvaltı ederek yarıda cilveleşerek bir saati tamamladırlar. Beraber topladılar ve kadın “benim hazırlanmam lazım, biliyorsun spora gidecegim” dedi. Düşündü adam, ufacık bir kadın nereden buluyordu bu kadar enerjiyi. Her Cumartesi 2 saat spor salonuna gidiyordu, haftaiçide akşamları fırsat buldukça gidiyordu. Bazen kıskanıyordu kadını, özelliklede bir yerde dans ettiklerinde. Etrafdaki erkeklerin ona bakmasına sinir oluyordu. Söylemişti bunu kadına O’da gülmüştü. “senden başkasını istemiyorum, merak etme” demişti. Yavaş yavaş vazgeçiyordu kıskanma huyundan biliyorduki kadın onu seviyordu, gereksiz kıskançlıklarla mutluluğunu bozmanın alemi yoktu. Bunları düşünürken tekrar kadının sesini duydu, “canım, ben çıkıyorum. Öğleden sonra görüşürüz.” Öpüştüler ve gitti..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder